Bilinçdışı öğrenme nedir ?

Firtina

New member
**Bilinçdışı Öğrenme: Ne Kadar Kontrol Altındayız?**

Merhaba arkadaşlar, bugün gerçekten çok ilginç ve bence hepimizin biraz daha dikkatle bakması gereken bir konuya değinmek istiyorum: Bilinçdışı öğrenme. Bu kavram, özellikle psikoloji, eğitim bilimleri ve nörobilim gibi alanlarda sıklıkla karşımıza çıkıyor. İlk başta kulağa çok masum ve sıradan gelebilir, ama aslında çok derinlemesine düşündüğümüzde, hepimizin hayatını ne kadar şekillendirdiği konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor.

Bilinçdışı öğrenme, çoğunlukla farkında olmadan gerçekleşen, ama hayatımızı derinden etkileyebilen bir süreçtir. Bu yazıda, bu kavramı ele alırken, erkeklerin genellikle stratejik bakış açılarıyla, kadınların ise daha empatik ve toplumsal açıdan nasıl değerlendirdiğini inceleyeceğiz. Hem bu öğrenme sürecinin faydalarını, hem de potansiyel zararlarını birlikte keşfedeceğiz. Hadi gelin, biraz daha derine inelim ve bu karmaşık sürecin nasıl işlediğine bakalım!

**Bilinçdışı Öğrenme Nedir? Temel Kavramlar**

Bilinçdışı öğrenme, doğrudan farkında olmadan gerçekleştirilen bir öğrenme türüdür. İnsanlar, çevrelerinden aldıkları uyarılarla, bilinçli bir düşünce süreci olmadan bazı bilgi ve becerileri öğrenebilirler. Örneğin, bir çocuğun anne ve babasının sürekli olarak aynı kelimeleri kullanmasıyla, o kelimelerin anlamlarını farkında olmadan öğrenmesi gibi. Aynı şekilde, günlük yaşantımızda, çevremizdeki sosyal ve kültürel dinamiklere göre de bilinçdışı öğrenme süreçleri işler.

Bu tür öğrenme, genellikle alışkanlıklar, inançlar ve duygu durumlarıyla bağlantılıdır. Çünkü biz, belirli tecrübeleri zamanla otomatikleştiririz ve bu otomatikleşen davranışlar da bilinçdışı olarak öğrenilmiş olur. Birçok durumda, zihnimiz bir şeyin doğru olup olmadığını değerlendirmek yerine, geçmiş deneyimlerimize dayalı olarak hızla tepki verir.

**Bilinçdışı Öğrenmenin Faydaları: Hızlı Tepkiler ve Verimlilik**

Erkeklerin genellikle stratejik ve çözüm odaklı bir bakış açısıyla değerlendirdiği bilinçdışı öğrenme, aslında günlük yaşantımızda büyük bir verimlilik sağlar. Hızlı kararlar almak, sosyal etkileşimlerde pratik davranmak ya da bir işte ustalaşmak gibi durumlarda, bilinçdışı öğrenme çok faydalı olabilir.

Örneğin, futbol oyuncularının sürekli antrenman yaparak geliştirdikleri refleksler, bilinçdışı öğrenmenin tipik bir örneğidir. Onlar, oyunun hızına ayak uydurmak ve anlık kararlar almak zorundadırlar. Bu noktada, zihinleri bilinçli düşünmeden hareket etmeye başlar. Aynı şekilde, iş dünyasında, rutin işlerde kararlar alırken veya satış tekniklerinde, kişilerin bilinçdışı süreçleri devreye girer ve sonuçlar daha hızlı bir şekilde alınır.

Bilinçdışı öğrenme, bu bağlamda büyük bir avantaj sağlar. Kişi, daha az düşünerek doğru kararlar alabilir, günlük rutinlerinde minimum enerji harcayarak maksimum verimlilik sağlayabilir. Bu da, hem zaman kazanımı hem de beyin kapasitesinin diğer önemli sorunlar için kullanılabilmesi anlamına gelir.

**Bilinçdışı Öğrenmenin Zararları: Sınırlı Perspektif ve Yanıltıcı İnançlar**

Ancak, bilinçdışı öğrenmenin sadece faydalarından bahsetmek, durumu eksik değerlendirmek olur. Kadınların empatik ve toplumsal bakış açıları, bu öğrenme biçiminin olumsuz yönlerini daha iyi kavrayabilir. Çünkü, bilinçdışı öğrenme bazen istenmeyen önyargılar, yanıltıcı inançlar ve toplumsal normlarla şekillenen davranışlara yol açabilir.

Birçok insan, özellikle çocukluk döneminden itibaren toplumun ve ailelerinin dayattığı belirli sosyal kurallara göre bilinçdışı öğrenmeler geliştirebilir. Örneğin, bir çocuk büyürken, sürekli olarak "erkekler güçlü olmalıdır" ya da "kızlar sessiz olmalı" gibi mesajlar alabilir. Bu tür bilinçdışı öğrenmeler, yetişkinlikte de bireyin kararlarını, davranışlarını ve dünya görüşünü etkileyebilir. Toplumdaki cinsiyet rolleri, kültürel beklentiler ve hatta reklamlar gibi unsurlar, insanların bilinçdışı olarak öğrendiği, ancak farkında olmadığı mesajlar taşır.

Kadınların duygu ve ilişkiler odaklı bakış açıları bu noktada önemlidir, çünkü toplumsal kalıpların oluşturduğu bilinçdışı öğrenmeler, bireylerin empatik yeteneklerini sınırlayabilir. İnsanlar, farklı kültürlerden ya da alt sınıflardan gelen bireyleri, bilinçli bir şekilde olmasa da, önyargılı bir şekilde değerlendirebilir. Bu da, toplumda ayrımcılığa ve sosyal adaletsizliğe yol açabilir.

**Bilinçdışı Öğrenme ve Toplum: Kim Kontrol Ediyor?**

Burada önemli bir soru var: Toplum bilinçdışı öğrenmeyi nasıl şekillendiriyor ve biz buna ne kadar müdahale edebiliriz? Bence, toplumlar ve kültürler, özellikle medya ve eğitim sistemi aracılığıyla, bireylerin bilinçdışı öğrenme süreçlerini yönlendiriyor. Kimlik, değerler ve normlar genellikle dışarıdan dayatılan bir öğrenme sürecine dayalı olarak gelişir. Ancak, bu durum bazen çok tehlikeli olabilir çünkü insanlar, sosyal baskılarla şekillenen düşüncelerini sorgulamadan kabul edebilirler.

Erkeklerin çözüm odaklı bakış açısıyla düşündüğümüzde, bilinçdışı öğrenmenin daha çok bilinçli hale getirilmesi gerektiğini savunabiliriz. İnsanlar, kendi içsel önyargılarını fark edebilirse, bilinçli öğrenme süreçlerine daha fazla odaklanabilirler. Bu da toplumsal düzeyde daha adil ve eşit bir dünya yaratmamıza olanak tanıyabilir.

Peki, kadınların bakış açısını dikkate alırsak, toplumsal baskıların bilinçdışı öğrenme üzerindeki etkilerini daha fazla empatik bir şekilde tartışmamız gerektiğini savunuyorlar. İnsanlar sadece kendileri için değil, tüm toplum için daha sağlıklı öğrenme süreçlerine odaklanmalıdırlar. Örneğin, çocuklara küçük yaşlardan itibaren toplumsal kalıplar yerine bireysel düşünme özgürlüğü sağlanabilir.

**Sonuç: Bilinçdışı Öğrenmeye Müdahale Edilebilir mi?**

Sonuç olarak, bilinçdışı öğrenme, günlük yaşamda biz farkında olmadan gerçekleşen önemli bir süreçtir. Hem faydaları hem de tehlikeleri vardır. Erkekler genellikle bu sürecin çözüm odaklı yönetilmesi gerektiğini savunurken, kadınlar ise daha toplumsal ve empatik bir bakış açısıyla bu süreci ele alırlar. Hepimiz, bilinçdışı öğrenme süreçlerimizin farkına varmalı ve toplumsal etkilerini sorgulamalıyız.

Sizce bilinçdışı öğrenme süreci gerçekten kontrol edilebilir mi? Bu tür öğrenmelerin toplumsal yapıyı ne kadar şekillendirdiğini hiç düşündünüz mü? Düşüncelerinizi duymak isterim!