Bağışıklık sistemimiz süt ile daha güçlü
Günde iki bardak sağlıklı süt bize güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak için avantaj sağlıyor. Enfeksiyonların şiddetini düşürerek özellikle savunma hücreleri henüz tam gelişmeyen bebeklerin, mikrop taşıyan diğer çocuklarla temasın fazla olduğu okul çağındaki çocukların ve bağışıklık azalmaya başladığı için yaşlıların bulaşıcı hastalıklara yakalanma riskini azaltıyor. Soğuk algınlığı, nezle ve diğer bulaşıcı hastalıklara yakalanma olasılığını azaltıyor. Kanser hücrelerinin yok edilmesini en yüksek seviyeye çıkarıyor. Canlılığı azaltan hastalık yapıcı kimyasalların birikmesini önleyerek enerji düzeylerini artırıyor. Vücudu çevredeki radyasyon ve kirlerden koruyor. Yaşlanma sürecini yavaşlatıyor.
Bağışıklık sistemi nedir?
Vücudumuzda bağışıklık sistemi adı verilen karmaşık ve bir o kadar da ilginç savunma mekanizması vardır. Bağışıklık sistemimiz bizi "mikrop" diye tanımladığımız, enfeksiyona
( iltihap) yol açabilen virus, bakteri, mantar ve parazit gibi mikroorganizmaların zarar verici etkilerine karşı korur.
Vücudumuz, çevresinde bulunan çok sayıdaki mikrobun saldırısına uğrar ve bu organizmalar vücudumuza girebilmek için uğraş verir. Sağlıklı bir vücut; karşılaştığı hastalık etkenleriyle ve yabancı maddelerle çoğunlukla fark ettirmeden savaşır. Mikroplarla baş edemediğimiz durumlarda da "hasta" oluruz.
Bağışıklık sistemimizin görevi nedir?
Bağışıklık sistemimizin görevi; öncelikle bu organizmaların vücuda girmelerini engellemek veya vücuda girdikleri yerde yutmak, yayılmalarını engellemek ya da geciktirmektir.
Bağışıklık sisteminde yer alan organ, yapı ve hücreler bir etkileşim içindedir. Bu sistemde kemik iliği, dalak, akyuvarlar, hormonlar ve bazı proteinler birlikte birbirlerini tamamlayıcı bir işbölümü içinde çalışırlar.
Bağışıklık sistemimizi zayıflatan faktörler nelerdir?
Bağışıklık sistemi bu görevlerini, yaşam süresi boyunca sürdürür. Çevredeki hava kirliliği, ultraviyole ışınları, radyasyon, egzoz gazları, sigarı dumanı, yetersiz ve dengesiz beslenme, stres, uykusuzluk v.b. gibi birçok faktör bağışıklık sistemimizi zayıflatır. Bu etkenlerin dışında bazı ilaç tedavileri, yorgunluk, aşırı spor yapma, mevsimsel ve hormonal değişikliklerde bağışıklık sistemimizi zayıflatan faktörlerdendir.
Yiyecekler yendikten sonra vücuda enerji vermek için oksijenle yanarlar, yanma sırasında zararlı maddeler olan serbest radikaller oluşur. Çoğalan serbest radikaller, vücudun tüm hücre ve organlarına zarar vermeye başlarlar. Endüstride kullanılan kimyasal maddeler, işlenmiş gıdalar, sigara dumanı, güneşin zararlı U.V ışınları, alkol, stres vücudumuzda serbest radikallerin açığa çıkmasına ve çoğalmasına neden olur.
Savunma mekanizmamızı nasıl koruruz?
Bu zararlı etkilerden kurtulmak için vücudumuz serbest radikallere karşı savunma mekanizması geliştirir. Vücutta üretilen bazı enzimler, serbest radikallerden kurtulmamızı sağlar, yanmayı önleyen anti-oksidan maddeler enzim miktarını artırır ve böylece savunma mekanizması güçlenir. Anti-oksidanların en önemlileri C ve E vitamini, beta-karoten, selenyum, bazı protein bileşikleri, isoflavonlardır.
Bağışıklık sisteminin dengelenmesinde sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme önemli bir yer tutar mı?
Yiyecek ve içeceklerimiz vücudumuzun direncine ve mikroplara etki edebilmektedir. Fazla yorgunluk, travmalar, yanıklar vb vücutta protein yıkımına ve böylece direncin azalmasına neden olur. Protein ve enerji bakımından yetersiz ve kötü beslenme durumlarında bağışıklık sisteminde görevli yapıların vücudumuzu savunma gücü zayıflar.
Beslenme yetersizliği özellikle çocuklukta hastalıklara yakalanma ve ölümde büyük rol oynamaktadır. Yetersiz beslenme mikrobik, ateşli hastalıklara ve bunların yarattığı diğer hastalıklara zemin hazırlamaktadır. Ayrıca oluşan hastalıklar da besinlerin vücutta kullanılmasını bozabilir ve bağışıklığı azaltabilir.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİN GÜÇLENMESİ İÇİN GÜNDE 2 SU BARDAĞI SÜT İÇMELİYİZ.
Süt, yeterli ve dengeli beslenebilmek için gerekli, tanımlanmış 40’dan fazla besin öğesinin tamamına yakınını bileşiminde bulundurur. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi için sütün bileşenleri gereklidir:
Süt; büyüme ve gelişmeyi, besin öğelerinin vücutta elverişli kullanılmasını, sinir sisteminin fonksiyonlarının yerine getirilmesini ve bağışıklık sisteminin gelişmesini sağlayan ve kan yapımında görevleri olan Riboflavin, B12, B6, B1, niasin ve folik asit sütte yeterince bulunur.
Streste vitamin, mineral gereksinimi %35 artar. Sinirlilik, yorgunluk, uykusuzluk, yorgunluk, depresyon, unutkanlık, geç anlama, hafıza güçlüğünü önlemek için B vitaminlerine gereksinim vardır. Süt bu vitaminleri içerir.
A, D ve E vitaminleri bağışıklığı güçlendirir ve geliştirir. E vitamini ayrıca antioksidan olarak da değerlidir. D vitamini kaynağı olarak süt, peynir ve balık ilk akla gelenlerdir.
Ceviz, fındık, ayçiçeği çekirdeği ve diğer tohumlarda, yağlarda, tahıllarda bol miktarda E vitamini bulunmaktadır.
Minerallerden faydalanılmalıdır. Güçlü bir bağışıklık sistemi için besinlerle daha çok demir, magnezyum, selenyum almaya özen göstermelisiniz. Çinko ise asla unutmamalıdır. Süt, Çinko, magnezyum, selenyumun en değerli kaynaklarındandır.
Protein gereksinimi yeterince olmalı, günlük alınan toplam yağ azaltılmalıdır. Yeterince protein ve daha az yağ kullanımı bağışıklık sistemimizin dostudur. Aşırı yağ kullanımı bağışıklık sistemini baskılamaktadır. Özellikle hayvansal yağlar iyice azaltılmalı, trans yağ içeren yiyecekler kullanmamalı, bitkisel yağlardan zengin bir beslenme programı oluşturulmalıdır.
Süt proteininin kalitesi yüksektir. Çünkü proteini oluşturan aminoasitlerin bileşimi açısından bakıldığında proteinlerin yaklaşık % 90’ı kullanılır. Bu nedenle süt, biyolojik değeri bakımından yumurta proteininden sonra gelen en değerli protein özelliğine sahiptir. Süt proteinleri, vücut kaslarının ve organların gelişimini sağlar, vücut dokularının yenilenmesinde rol oynar. Yapısındaki aminoasitlerden arginin bağışıklık sistemi için önemli besin kaynağıdır.